Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın Müthiş Büyüme Başarısı
Alpkan Birelma
2021’in Ağustos ayında kurulan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Türkiye sendikal hareketinde son dönemin en hızlı büyüme başarısını yakalamıştır. Bakanlığın sendika üye istatistiklerinde ilk kez yer aldığı 2022 Ocak ayında sendika 612 üyeye sahipken 2024 Temmuz ayında üye sayısını 11.662’ye çıkarmıştır. Bir diğer deyişle, üç yılda üye sayısını sıfırdan yaklaşık 12 bine taşımıştır. Günümüz Türkiye’sinin koşullarında bu üye patlaması, mücadeleci bir sendika için en hafif tabirle hayret vericidir.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası bu başarıyı,
(1) yeni kurulan yetkisiz bir sendika olmasına,
(2) bağımsız bir sendika olmasına, yani hiçbir konfederasyondan destek görmemesine,
(3) özel sektörde faaliyet yürütmesine,
(4) “örgütlenemez” diye varsayılan eğitimli ve beyaz yakalı bir grup içerisinde sendikal çalışma yapmasına ve
(5) işkolu barajının en yüksek üye sayısına denk geldiği 10 no’lu işkolunda faaliyet yürütmesine rağmen yakalamıştır.
Konuya aşina olmayanlar için işkolu barajı meselesini hatırlatalım: Türkiye’de bir sendikanın bir işyerinde toplu sözleşme imzalayabilmesi için bulunduğu işkolunda işçilerin %1’ini üye yapmış olması gerekiyor. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın faaliyet yürüttüğü “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” isimli garip ve toplama işkolu için %1 barajı tam 43 bin üye anlamına geliyor. İşkollarını devletin belirlediğini not düşelim. İşkolu barajının en önemli işlevi, yeni ve mücadeleci sendikaların yetkisiz kalması, dolayısıyla statükonun korunması.
NELER YAPTI?
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası kurulduğu ilk dönemde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tatil ilan edilen günlerde öğretmenlerini yasadışı bir şekilde çalıştıran özel eğitim kurumları içinde yaptığı protestolarla dikkat çekmeye başladı. Sendika daha sonra “taban maaşı” meselesine odaklandı.
Türkiye’de özel okulların sayısı azken, öğretmenlerin kamu güvencesini bırakıp özel sektöre geçmesi için kamuda aldığından daha yüksek maaşlar teklif ediliyordu. 2007’de çıkarılan Özel Eğitim Kurumları Kanunu’nda çalışan öğretmenlerin kamudaki meslektaşlarından daha az maaş almayacağını ifade eden bir madde yer aldı. Ancak 2014’te bu madde kanundan çıkarıldı. Bu değişiklik, özel okullarda, dershanelerde ve kurslarda çalışan öğretmenlerin maaşlarındaki dramatik düşüş için bir dönüm noktası oldu.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, bu değişikliğin geri alınmasını ve “taban maaşı”nın yeniden yürürlüğe girmesi talebiyle yaptığı bir dizi açıklama ve eylemle geniş bir ilgi uyandırdı. 2022 Ağustos ayında Ankara’da yaptıkları eylemle daha geniş bir kamuoyunun dikkatini çeken sendika, yarattığı toplumsal desteğin gücüyle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından muhatap alındı ve bakanlıkla görüşme yaptı.
Sendika 2024 Mayıs-Temmuz aylarında yaptığı taban maaşı nöbetleri ile bir kez daha bu talebini güçlü bir şekilde dillendirdi. Bu eylemler sayesinde hem bakanlıkla hem de sektör işverenlerinin en büyük örgütü olan TÖZOK (Türkiye Özel Okullar Derneği) ile görüştü. Görüşmenin ardından TÖZOK taban maaşı uygulamasına karşı olmadığını duyurdu. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın bu eylemleri, meclise getirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ertelenmesinin arkasındaki sebeplerden biri oldu.
Sendika, bir yandan da sektördeki öğretmenlerin gündelik sorunlarıyla ilgilendi, gönüllü avukatlarıyla hukuki destek sundu. Kendi alanında önemli bir boşluğu dolduran ve mücadeleci tarzıyla ciddi bir ivme yakalayan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın etkin eylemler yapmaya ve büyümeye devam edeceğini öngörmek zor değil.
BAŞARININ SIRRI?
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası hakkında pek çok şey yazılıp çizilecektir. Birkaç yıl öncesine kadar “bugünkü koşullarda imkansız” diyeceğimiz bir şeyi irade ve azimle başardılar. İncelenmesi, örnek alınması gereken bir model, bir tarz, bir yaratıcılık ortaya koydular.
Bu başarıda muhakkak ki pek çok nesnel ve öznel faktör rol oynamıştır. Yapılacak araştırmalar, içeriden yazılıp çizilenler bunları peyderpey ortaya koyacaktır. Bir ILO araştırması için sendikanın öncü kadrosundaki dört arkadaşla yaptığım mülakatlarda edindiğim üstünkörü izlenimleri kısaca paylaşmak isterim.
Nesnel faktörler arasında (1) özel sektördeki öğretmenlerin ücret ve çalışma koşullarında yaşanan ibretlik erime, (2) taban maaş meselesinin harekete geçirici, ortaklaştırıcı ve devleti muhatap kılan niteliği ve (3) bir meslek grubu olarak öğretmenlerin sınıf mücadelesine göreli yatkınlığı rol oynamış gibi görünüyor. Öznel faktörler içinse (1) küçük bir öncü grubun müthiş özverisi, (2) kullandıkları yaratıcı taktikler ve (3) sendika içi demokrasi konusundaki gayretleri sayılabilir.
Ancak öznel zaviyede bana en ilginç ve istisnai gelen şu oldu: Sendikada çok sayıda sınıf mücadeleci sol grup birlikte hareket ediyor. Türkiye’de büyük, yerleşik sendikalarda sol grupların etkisinin oldukça sınırlı, görece küçük ve mücadeleci sendikaların ise genellikle bir grubun hakimiyeti altında olduğunu düşünecek olursak Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nda yakalanan güç birliği ve göreli uyum sanki bir tür istisna oluşturuyor. Sendikanın başarısı, sol grupların sınıf mücadelesi zemininde birlikte hareket edebildikleri takdirde geniş emekçi kesimlere umut olma potansiyeline işaret ediyor.