Günümüz Türkiye’sinde Emek Anlatıları -5
Bu başlık altında, emek alanında bilgi üretenlerin araştırmalarının saha ayağı için gerçekleştirdikleri mülakatlardan çarpıcı kesitleri paylaşıyoruz. Böylece, amacımız hem akademi-örgütlenme olarak çizilmiş sınırların ötesine geçmek, hem de emekçilerin yaşam ve çalışma koşullarının bir fotoğrafını çekmek.
Yazar: Alpkan Birelma
Süleyman Antepli bir tekstil işçisi. 2022 Şubat ayında Türkiye’de gerçekleşen grev dalgası içinde en belirgin gruplardan biri, Antep’te tekstil fabrikalarında yaşanan grevlerdi. Türkiye’de son yıllarda devlet teşvikleri sebebiyle özellikle tekstil sektöründe doğu illerine bir kayış söz konusu. Süleyman işte bu fabrikalardan birinde, Şireci Tekstil’de işçiydi. Bu fabrikada 2022 ve 2023’te üç fiili grev yaşandı.
Süleyman, deyim yerindeyse soyu Türkiye’de tükenmekte olan bir türün son örneklerinden, o sosyalizme gönül vermiş bir işçi. Kendi atölyesini açmak için çabalamış, tüm zorluklarına rağmen tekstil fabrikasındaki işini seven, evli, iki oğlan babası, oruç tutan ve grevlerde öncü rolü oynamış bir işçi. Sosyalist bir işçi olmanın tüm zorluklarını ve gerilimlerini yansıtıyor. Süleyman ile üyesi olduğu Birtek-Sen sayesinde irtibatlandık. Birtek-Sen, Antep’te 2022 başında kurulmuş olan bağımsız ve mücadeleci bir sendika.
Söyleşi bir miktar kısaltılmıştır.
Kendini tanıtır mısın?
1988 doğumluyum. Antepliyim. Evliyim, iki tane çocuğum var, ikisi de erkek. Biri 9 diğeri de 12 yaşında. Eşim de bir simit fırınında tezgahtarlık yapıyor. Ben Lise 1’den terkim. Okulu bıraktıktan sonra ayakkabı imalatı mesleğine girdim. Asıl mesleğim odur. Ayakkabı kalfasıyım. Biz aslında kendi atölyemiz olsun diye mesleğe girdik. Kardeşim de sayacı. Bir atölye açarız dedik ama kısmet olmadı.
Ayakkabı işinde 15 sene çalıştıktan sonra işlerin kötü gitmesinden ve sosyal hakların olmamasından dolayı kendimi tekstil fabrikasında buldum. Şireci Tekstil’e girdim, yaklaşık 5 sene çalıştım. Şireci büyük bir yer. Üç vardiya var, her biri yaklaşık 80’er kişi. Şireci’nin ayrıca toplamda 9 fabrikası var.
Yakın bir zaman önce çıkışımı verdiler, bütün haklarımı aldım ve çıktım. Şu an mesleğim olan ayakkabıcılığa döndüm. Ayakkabıda sigorta olmadığı için büyük ihtimalle yine fabrika hayatına dönücem. Tekstilde vardiya sisteminden çok yoruldum. Sağlıksız bir durum. Her hafta dönüyorsun, insanı bayağı yıpratıyor. Başka bir sektöre girebilirim.
Şireci’de tam olarak ne iş yapıyordun? İşini seviyor muydun?
Ben orada bobin operatörüydüm. Akrilikten kazak ipliği üretiyorduk. Ben işimi seviyordum. Akrilik önce hazırlamaya girer, orada renk verilir, kod verilir. Kod dediğimiz kalınlık-incelik. Aşama aşama gider. Bobin dediğimiz de, makine bobine sarıyor, ben de makineye bakıyorum, hata olursa düzeltiyorum. Ben işimi seviyordum. Kalıp mücadeleye de devam etmek isterdim.
Şireci’de ve Antep’teki onlarca tekstil fabrikasında 2022’nin Şubat-Mart aylarında büyük bir grev dalgası oldu. Sizin Şubat ayındaki greviniz nasıl gerçekleşti?
2022 Şubatındaki grevde ben o hafta gececi olduğum için tam katılamadım aslında, biz sonradan duyduk. Spontane bir kıpırdanma vardı. İşçiler arasında zam meselesi konuşuluyordu. 7-3 saatleri arasında çalışan gündüz vardiyasının çıkışı ve 3-11 saatleri arasında çalışan orta vardiyanın gelişine denk geldi grev. Gündüz vardiyası çıktı, orta vardiya geldi, birleşildi, kalabalık olunca insanlar bekledi. Grev iki saat kadar sürdü. Orada biraz oyun yapıldı. Ufak bir zamla içeri girildi. Öncesinde işveren 5.000 lira önermişti. 300 lira da devam primi diye bir şey uydurmuşlardı. Herkese değil de belli bir performans şartıyla vereceklerdi 300 lirayı. Biz daha fazla istiyorduk ama nihayetinde 5.300 liraya (390 $) girilmiş oldu. Devam primi olayı kalktı, o da bir kazanımdır tabii, maaşın içine girdi.
Sene başında asgari ücret 4.250 lira (312 $) olmuştu. Ben 2021’in sonunda 3.500 civarı alıyordum. Şubat’taki eylemden sonra 5.300’e çıkmış oldu. Ama şu var, çocuk parası vardı önceden. 2022’de onu kaldırdılar, orada bir kaybımız oldu. Bunu hesaba katınca devletin yapmış olduğu zamdan oran olarak düşük kalmıştı. Devlet asgari ücrete %50 zam yapmıştı, bizim zam %35 gibi bir şeye denk gelmiş oldu.
2022’nin Temmuz ayında bir grev daha yaptınız. O neden ve nasıl gerçekleşti?
2022 öncesinde bir takım yan haklar vardı. Bayram harçlıklarımız vardı. 2022 Ramazan bayramında bayram harçlığı vermediler. Biz orada konuştuk insanlarla. “Kurban bayramında da vermezlerse üzerine yatacaklar, karşı çıkmalıyız” dedik. Ben kendi vardiyamda bu konuları devamlı konuşuyordum. Karşı çıkmazsak yine vermeyecekler dedik. Bundan dolayı insanlar dolmaya başladı. Kurban bayramı geldi. Bayram harçlıkları yine verilmedi, biz de itiraz ettik. Biz gündüz vardiyasındaydık. Orta vardiya geldi, birleştik, bu bayram parasından dolayı tekrar greve başladık. O grev hemen hemen 2 gün sürdü. Son dakikalarda kırılmalar başladı işçiler arasında. Biz dik durduk ama. Nihayetinde bayram parası bin lira gibi bir şey aldık.
2023 yaz aylarında yine greve çıktınız. O zaman neler yaşandı?
Bunlar yine sözlerini tutmadılar. 2023’te ne Ramazan bayramında ne Kurban bayramında bayram parası verdiler. “Bayram parasını biz aylığa yansıttık, aylıklara böldük” dediler ama öyle bir şey de olmadı. Üzerine bir de Temmuz ayındaki zam az geldi. Enflasyon yüksek olduğu için hükümet 2023’te asgari ücrete hem Ocak’ta hem de Temmuz’da zam yapmıştı. 2023 Temmuz’da asgari ücrete %35 gibi bir zam yapıldı, bizimkinin yaptığı %32’ye bile gelmedi. O zaman ipleri koparttık. 3-11 vardiyasındaydım. Gündüz vardiyası ile birleşip greve başladık. Orada ben öncüydüm. Arkadaşları fabrika dışına çıkardık. Birtek-Sen ile de irtibatlıyız. Şireci’nin bir de pamuk ipliği fabrikası var, yürüme mesafesinde. Onlar da bir kıvılcım bekliyorlardı, biz kıvılcımı yarattık. Biz başlayınca onlar da bizim yanımıza geldi. Bunu sağlayan da sendikaydı, sendika onlarla da irtibatlıydı. Onlar da coşkuyla bize katıldı.
Çok büyük bir kazanımla çıktık o grevden. Şireci Tekstil’in tarihinde öyle bir zam olmamıştır. Çok yoğun çaba harcadık, sendika da çok uğraştı. Direniş kırılmadan sonuna kadar götürdük. Diğer direnişlerden ders alaraktan hareket ettik. Önceki yanlışlarımızı görerek, onları aşmak için daha dikkatli davrandık. 2.000 kişi içerisindeki öncülerden birisi de bendim. Dedim ki “arkadaşlar direnişi kırmaya çalışan işçiler var. Bunu engellersek istediğimizi alırız.”
Ayakkabıda biz küçük atölyelerde çalıştık, iki kişi çalışırdık. Kafamıza yatmadı mı başka atölyeye giderdik. Orada pek eylem görmedik. Buraya geldiğimde sordum, araştırdım, eylemler nasıl oluyordu, eksikler neydi, nerede yanlış yaptınız diye sorup öğreniyordum. Eksikler şuydu: Grevler kırılıyordu, moraller bozuluyordu. Moral çok önemli. Bir müdürün, bir amirin işçileri çağırıp da içeri alması gibi şeyler yaşanıyordu. Bunları 2022’deki grevlerde de gördük. Üçüncü grevde arkadaşları uyardım, ders alalım dedim, izin vermeyelim dedim. Grevin kırılmaması için kapıları özellikle tutmak gerekiyor. Spontane bir grev nihayetinde, sendika yok. Yani sendika var ama yetkili değil, üyesi az. Direniş her an kırılabilir, ince eleyip sık dokumamız lazım.
2023’teki grev 4-5 gün sürdü. Ücretleri 15.500’e (575 $) çıkardık. Asgari ücret 11.400 (424 $) olmuştu. Bayram paramızı, alışveriş çekimizi de kazandık. Yazılı sözleşme yaptık. Yaptığımız eylem yasal değil. Üçüncü günden sonra işverenin işten çıkarma hakkı var. Ki zaten üçüncü günden sonra hepimizi, tam iki bin kişiyi işten attı fabrika. Biz orada yine arkadaşlara anlattık. Moral bozukluğunu aştık. Sonunda da tarihi bir kazanım oldu. Fabrikada 20 senedir çalışan abilerimiz vardı, hayatları boyunca böyle bir hak almamışlardı. Organize sanayiye örnek bir direniş sağladık. Belediye başkanı gelmek zorunda kaldı. Sendikamız hep yanımızdaydı, Milletvekilimiz Sevda hanım geldi. Geçmişteki hatalardan ders aldık. Ve o sayede kazandık. Grevin kırılmaması için elimizden geleni yaptık, grev kırılsa hepimizi tazminatsız atarlardı.

Peki sen niye yakın zamanda işten atıldın?
Benim grevlerdeki rolüm çavuşu, amiri çok rahatsız etmedi. Onlar da zam aldı. Ama ben içeride de arkadaşlarımı kötü çalışma koşullarına karşı savundum hep. Beni bu yüzden çıkarttılar. Benim politik bir durumum var, sosyalist bir insansın, işçi sınıfı ile berabersin. İşçiyi savunmama gibi, önderlik yapmama gibi bir lüksün yok.
Atıldığında bir tür bir direniş örgütleme ihtiyacı duymadınız mı?
Benim bütün haklarımı verdiler, arkadaşlara “bana sahip çıkın, benim için eylem yapın” diyemezdim. Haklarımı vermeseler derdim elbette. O zaman belki arkadaşlarım beni savunurdu. Belki diyorum yani, garanti veremem. Biz bunu koşulsuz yaptık. Bir çıkar beklemedim.
Sen bu süreçte mi politikleştin, öncesinde mi?
Ben 20’li yaşlarımda politikleştim, sosyalizmi benimsedim. Ama örgütsüzdüm. Örgütlü olunca işçi bilincim gelişmeye başladı. Kitaplar okuduk, pratikte de yaşıyoruz, işçiyiz zaten. Bazen derler, “kitaplarda okunanlar pratikte olmuyor, yaşam farklı” filan derler. Ama oluyor yani. Her şey dedikleri gibi, kitapta yazanlar gibi. Bu süreçte partili oldum, kendimi daha çok geliştirdim. Zaten işçi sınıfının içindesin.
2022’nin Şubat ayına geri dönelim tekrar. Türkiye’de Şubat ayında Antep’in de ötesinde büyük bir grev dalgası oldu. Kuryeler, çorap işçileri, gemi söküm işçileri, doktorlar, başkaları grevler yaptılar. O dönemde böyle bir dalganın parçası olduğunuzun farkında mıydınız? Bunu konuşuyor muydunuz?
Grevleri biz gösteriyorduk, biz anlatıyorduk diğer arkadaşlara. Bakın burada grev var, hareket var diyorduk. Ben orayı 3-4 sene ilmek ilmek işledim. Anlatmaya çalıştım. Bu insanlar bir şeyler öğrensin, bilinç gelişsin diye uğraştım. Ben yarın burada olmayabilirim ama bu hakları arasınlar, yine grevler olsun. Gelip gidip söylüyordum. Orda şunu gördüm. Hiçbir tane sosyalist insan oraya girmemiş. Çok faydası var. O insanları harekete geçirme, moral verme, o insanları yönlendirme bir sosyalistin işi.
2022’deki grevlerinizin Antep’teki tekstil işçilerine nasıl bir etkisi oldu?
Çok olumlu oldu tabii. Şireci’de çok etkisi oldu zaten. 2023’teki grev 2022’dekiler sayesinde oldu. Ama tabii çok müdahale de oldu, beni de çıkardılar işte. Sadece de ben çıkarılmadım. Üretim düşüklüğünden ötürü bir fabrikalarını da kapattılar. Ben yine fabrikayı takip ettim, bu sene başında bir şeyler olur belki dedim ama olmadı. Olmamasının sebebi bence benim gibi insanlar pek kalmadı içeride. İşçi kendine bir kahraman bekliyor. Kendini yalnız hissediyor ve kahraman arıyor. Örgütsüz ya. Sendikamızın üyeleri var, ama azdık yani. Politik olarak da çekinenler oldu. Geri durdular.
Ama genel duruma geri dönersek, mesela bu sene de gördük etkisini. Melike Tekstil, Zafer Tekstil, birkaç halı fabrikasında yine grevler ve kazanımlar oldu. Özellikle 2023 Temmuz’daki Şireci grevi büyük moral oldu organize sanayiye. Kimpak Plastik diye büyük bir fabrikada grev oldu mesela 2024 Şubat ayında.
Bu grevler sayesinde sendikanızın, Birtek-Sen’in etki alanı genişledi mi?
Genişledi tabii. Ama işte işkolu barajı sorunu var, geçmek zor.[1] Orada zorlanıyoruz.
Bu röportaj Türkiye, ABD, Çin, Şili, Brezilya ve İtalya’da 2022 yılında yapılan grevleri inceleyen bir raporda yayınlanacak.[2] Bu ülkelerin dillerine çevrilecek. Bu ülkelerdeki işçilere, sınıf kardeşlerine bir mesaj göndermek ister misiniz?
Şunu söylemek istiyorum: Bir kere greve katılan arkadaşların örgütlü olması lazım, sendikalı olması lazım. Sendikada olmasa bile kendi aralarında sağlam bir örgütlenme oluşturmaları lazım. Direnmeleri lazım, arkadaşlarına bol bol moral vermeleri lazım. Direnişlerin kırılmaması için moral verilmesi lazım. Orada arkadaşlara yardımcı olabilecek bir şey varsa yardımcı olmak lazım. Bilinçli arkadaşların önderlik yapması, geri durmaması lazım. Kitleleri harekete geçirecek ne varsa artık, yürüyüştür, slogandır, bunları yapmaları lazım. Nihayetinde direnmeleri lazım, direnirlerse kazanırlar. Direnmezlerse yapacak bir şey yok. Çünkü dünyada iki sınıf var. Biri burjuvazi, biri de işçi sınıfı. Bundan öte başka sınıf yok. Sınıflarına sahip çıksınlar, birbirlerine sahip çıksınlar. Birbirini aldatmasın, satmasınlar. Bu şekil olursa kazanacaklarına inanıyorum. Söyleyeceklerim bu kadar. İşçi sınıfı birbirine sahip çıksın.
[1] 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi kanunu işçi sendikalarının faaliyet yürüttüğü 20 işkolu tanımlar. Bu kanuna göre bir sendika toplu iş sözleşmesi yapabilmek için işkolundaki işçilerin %1’ini üye yapmak zorundadır. İşkolu barajı budur. Örneğin Süleyman’ın bulunduğu tekstil işkolunda yeni kurulan bir sendika, toplu sözleşme yapabilmek için 12 bin üye yapmak zorundadır. İşkolu barajı, her şeyden önce, yeni kurulan mücadeleci sendikaları caydırmak, böyle sendikaların büyümesini zorlaştırmak içindir.
[2] Bu röportaj Emek Çalışmaları Topluluğu’nun bir dizi başka toplulukla birlikte Mayıs 2023’te yayınladığı Uluslararası Grev Raporu 2022 için yapılmış, ilk olarak bu raporda yayınlanmıştır. Rapor için bkz. https://emekcalisma.org/wp-content/uploads/2024/05/uluslararasi-grev-raporu.pdf




